Emre Cetin
UV Işınları Koronavirüs’ü Gerçekten Öldürüyor mu?

Covid-19'a karşı şu ana kadar bilinen en etkili etkisiz hale getirme yöntemi, belki de bilinen -kesinliği kanıtlanmış- tek yöntem, Ultraviyole (UV) sterilizasyonu. Fakat sadece tek bir UV tipi bu virüsü yok edebiliyor: UVC. UV Light Tech. Co.’da satış ve pazarlama müdürü olarak çalışan Dan Arnold, kendisine yöneltilen “neden marketlerin veya ofislerin girişlerine UV ışınlarından koymuyoruz ve insanları bu şekilde dezenfekte etmiyoruz” sorusuna yanıt olarak “sadece onları kızartırdınız” cevabını veriyor.
2020 yılının ilk yarısı itibariyle tüm dünyanın en önemli gündemlerinden biri olan Covid-19 salgınına haziran ayının başı itibariyle halen bir çözüm bulunamamış durumda ve küresel bir salgın özelliğini korumakta. Salgın haberlerinin yayılmaya başladığı günden bu yana birçok farklı koruma ve korunma yöntemiyle ilgili tezler ortaya atıldı, araştırmalar yapıldı ve yöntemler geliştirildi. Fakat geliştirilen yöntemlerin hiç biri virüsü yok etmeye yaramadı. Sadece virüs bulaşmamış insanlara virüsün bulaşmamasını, bulaşan insanlarında daha fazla insana bulaştırmamasını sağlamaya çalıştı. Sadece tek bir fikir virüsle başa çıkabildi; ultraviyole ışınlarla dezenfektasyon. Bu haberin üzerine de sosyal medyada “Koronavirüs güneş ışığından nefret ediyor” başlıklı yazılar dolaşmaya başladı.

Bunu bir fırsat haline getirmek isteyen birçok küçük ya da büyük ölçekli aydınlatma ve ışık kaynağı üreticisi “UV Sterilizasyonu” yapan ürünler piyasa sürmeye başladı ve sosyal medyadan yayılan bilgi kirliliğinin büyüyerek akademik kabul edilecek bir zemine oturmasını sağladılar. Peki, güneş ışıkları gerçekten koronavirüsü öldürecek mi? Bu sorunun en kısa cevabı: Hayır!
Ultraviyole (UV) en basit anlatımıyla bir dalga tipidir, tıpkı ışık gibi. Görünür ışıktan daha kısa, X ışınlarından daha uzun olan bir elektromanyetik radyasyon şeklidir. Ultraviyole radyasyon güneşte bulunur ve dünyaya güneş ışıklarıyla birlikte taşınarak gelir. Güneş’ten gelen üç tip ultraviyole ışın vardır. UVA (Ultraviyole A), dünya üzerine gelen Ultraviyolelerin büyük çoğunluğunu oluşturur, cilde derinlemesine nüfuz eden, cilt lekelerine sebep olan UV budur. Bir de UVB (Ultraviyole B) vardır; cilt DNA’sına zarar verebilen ve cilt kanserlerine sebep olan UV türüdür. Bu iki UV türü de kaliteli güneş kremleri kullanılarak engellenebilir.
UV ışınlarının üçüncü ve daha az bilinen türü de UVC (Ultraviyole C)’dir. Dalga boyu UVA ve UVB’ye göre daha kısadır ve genetik altyapıyı yok etme konusunda oldukça yeteneklidir. Yapılan araştırmalara ve varsayımlara göre UVB’den saatler sonra alacağınız güneş yanığını UVC ile saniyeler içinde alabilirsiniz. İyi haber, güneşten gelen UVC ile karşılaşma olasılığımız şu an için yok. Dünya’ya ulaşan UVC’nin çok büyük bir kısmı ozon tabakasından geri püskürtülüyor – Neyse ki tabiat ana milyonlarca yıl önce tedbirini almış.

UVC sterilizasyonu aslında o kadar da yabancı bir konu değil. 1878 yılındaki ilk UV sterilizasyon bulgusundan bu yana yapay olarak elde edilen UVC dalgalarıyla hastanelerde, fabrikalarda hatta uçaklarda sterilizasyon işlemleri hızlı bir şekilde yapılıyor. Hatta bu yöntem içme sularının sterilizasyonunda bile kullanılıyor. İçme suyu temizleme süreçlerinde, parazitler klor gibi kimyasallara karşı dayanım gösterebiliyorlar. Bu ihtimale karşın sterilizasyon işlemleri UVC kullanılarak tamamlanıyor; olası bir parazit tehlikesine karşın UVC’nin tahribat gücü kullanılıyor.
Henüz UVC’nin koronavirüs üzerindeki yok etme etkisi üzerine tamamlanmış (tam anlamıyla tamamlanmış) bir araştırma yok. Fakat bilim insanları, tıpkı Sars gibi, diğer koronavirüslere karşı da kullanılabileceği en azından etkili olabileceği fikrinde birleşmiş durumdalar. Bu fikir birliğinde muammada olan konu ise virüsü yüzeylerden temizlemek için ihtiyaç duyulan UVC’nin miktarı. Çünkü virüsün bulunduğu yüzeyin şekli, malzemesi ve virüsün o yüzey üzerinde kaldığı zamana bağlı olarak gereken UVC miktarı değişiklik göstermekte ve henüz matematiksel bir formül bulunamamış durumda.
Buna rağmen Çin’de toplu taşıma araçları UVC ile temizlenmeye başladı bile. Hastanelerin iç temizliğinde UVC kullanılıyor, bankalarda paralar UVC ile temizleniyor ve ortak kullanılan kapalı alanlar için çeşitli UVC sterilizasyon protokolleri oluşturulmaya başlandı. UV ışığı satışı yapan firmaların da satış rekorları kırdığını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) UVC’yi sterilizasyon aracı olarak kullanan kişileri ve kurumları çok sert bir dille uyarıyor. UVC’nin kullanılması için uzman ekipmanlara ve detaylı bir eğitime ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor. Buna rağmen bazı önemli devlet adamları bile UV sterilizasyonunu destekleyen açıklamalar yapmaktan kaçınmıyor. Kim olduğunu tahmin edebileceğiniz bir devlet başkanı, günlük olağan basın toplantısı sırasında virüs enfekte olmuş hastalara içten UV ışığı vermeyi önerdi. Hangi UV tipinden bahsettiğini açıklamadı fakat UVA’nın, UVB’nin ya da UVC’nin hücresel ölçekte sebep olabileceği deformasyonu ve Covid-19’un akciğerlerde bulunduğunu göz önüne aldığımızda bu fikri sadece “saçma” olarak değerlendirebiliriz.
Son zamanlarda bilim adamları yeni bir tür UVC keşfettiler. Yakın-UVC ismini verdikleri bu dalga normal UVC’ye göre daha az zararlı. Laboratuvar ortamında yapılan araştırmalarda kesin olmayan sonuçlara göre insan cilt hücrelerinde DNA bozulumuna yol açmıyor. Fakat yakın-UVC’nin araştırma süreci henüz emekleme aşamasında. Detaylı raporlar henüz yayınlanmadı. Yani, piyasada satılan UVC lambaları halen normal UVC (ya da uzak-UVC) kullanmaktadır.
Bir de güneş ışığı konusu var. Dünya Sağlık Örgütü, UVA ve UVB’nin, genel anlamda, etkili sayılabilecek bir sterilizasyon yöntemi olduğunu söylüyor ve tavsiye ediyor. Özellikle su ile etkileşime giren UVA dalgalarının patojenleri öldürebilecek, pek çok ev içi dezenfektan ürününün de ana bileşenlerinden olan, hidrojen peroksit türevlerini oluşturduğu biliniyor. Havada asılı olan virüsler için ise bu süreç hem daha farklı hem de daha uzun. Fakat, güneş ışığının yoğun olduğu mevsimlerde grip gibi virüs tabanlı hastalıkların daha az yaygın olduğu da bilinen bir gerçek. Bilim adamları Brezilya’daki bir araştırmada, orman yangınlarından ötürü atmosferdeki duman yoğunluğunun arttığı dönemlerde grip vakalarının da arttığını gözlemlemiş.

Sonuç olarak, Covid-19 virüsünün güneş ışıklarının öldürücü etkisi için ne kadar zamana ihtiyaç olduğundan ve gerekli olan miktar konusunda kesin sonuçlar bilinmemektedir. Bulgular olsa bile, güneş ışığındaki UVA ve UVB miktarı günün saatine, hava durumuna, mevsimlere hatta dünya üzerindeki konuma bağlı olarak değişkenlik göstermekte. Yapay UVC’nin de doğurabileceği sonuçlar, maalesef ki öldürücü düzeyde ve insanlar üzerinde kullanılmaması gerekmektedir. Zaten virüs insan vücuduna girdikten sonra da herhangi bir UV’nin etkisi olmayacaktır.
#covid-19 #koronavirüs #uv #ultraviyole #sterilizasyon #dezenfekte